بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

إِنَّهُمۡ كَانُواْ قَبۡلَ ذَٰلِكَ مُتۡرَفِينَ ٤٥

Çünkü onlar; bundan önce refahla şımarmışlardı.

– İbni Kesir

وَكَانُواْ يُصِرُّونَ عَلَى ٱلۡحِنثِ ٱلۡعَظِيمِ ٤٦

Ve büyük günah işlemekte direnip dururlardı.

– İbni Kesir

وَكَانُواْ يَقُولُونَ أَئِذَا مِتۡنَا وَكُنَّا تُرَابٗا وَعِظَٰمًا أَءِنَّا لَمَبۡعُوثُونَ ٤٧

Ve derlerdi ki: Öldüğümüzde, toprak ve kemik yığını olduğumuzda mı, gerçekten biz mi yeniden diriltileceğiz?

– İbni Kesir

أَوَءَابَآؤُنَا ٱلۡأَوَّلُونَ ٤٨

Önce gelmiş geçmiş atalarımız da mı?

– İbni Kesir

قُلۡ إِنَّ ٱلۡأَوَّلِينَ وَٱلۡأٓخِرِينَ ٤٩

De ki: Şüphesiz hem öncekiler, hem sonrakiler,

– İbni Kesir

لَمَجۡمُوعُونَ إِلَىٰ مِيقَٰتِ يَوۡمٖ مَّعۡلُومٖ ٥٠

Belli bir günün belli bir vaktinde mutlaka toplanacaklardır.

– İbni Kesir

ثُمَّ إِنَّكُمۡ أَيُّهَا ٱلضَّآلُّونَ ٱلۡمُكَذِّبُونَ ٥١

Sonra gerçekten siz ey sapıklar, yalanlayıcılar;

– İbni Kesir

لَأٓكِلُونَ مِن شَجَرٖ مِّن زَقُّومٖ ٥٢

Muhakkak ki yiyeceksiniz zakkum ağacından.

– İbni Kesir

فَمَالِـُٔونَ مِنۡهَا ٱلۡبُطُونَ ٥٣

Karınlarınızı dolduracaksınız hep ondan.

– İbni Kesir

فَشَٰرِبُونَ عَلَيۡهِ مِنَ ٱلۡحَمِيمِ ٥٤

Üstüne de içeceksiniz o kaynar sudan.

– İbni Kesir

فَشَٰرِبُونَ شُرۡبَ ٱلۡهِيمِ ٥٥

Susamış develerin suya saldırışı gibi içeceksiniz.

– İbni Kesir

AYARLAR
Okuyucu